Sempozyum Hakkında

Değerli Meslektaşlar;

        Sivas Cumhuriyet Üniversitesi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi işbirliği ile İslâm-Türk felsefe ve bilim tarihinin çok yönlü âlimi Kutbuddin Şîrâzî (ö. 710/1311) hakkında bir uluslararası sempozyum düzenlenmesi hedeflenmektedir.

        1236 yılında Şiraz’da tabip bir ailede dünyaya gelen Şîrâzî bilim ve düşüncenin önde gelen tüm alanlarında eser vermiş ve etkileri çağları aşmış bir âlimdir. Aynı zamanda bir sufî olan babası ve yakın çevresi sayesinde küçük yaşlardan itibaren tasavvuf terbiyesi almış ve geleneksel İslâmî ilimler öğrenimini de tamamlamıştır. İlhanlılar ve Anadolu Selçukluları dönemlerinde eser veren Şîrâzî, Osmanlı dönemi başta olmak üzere bilim ve düşünce geleneğimize çok yönlü katkıda bulunmuştur. Şiraz’da başlayan serüvenini peşine düştüğü el-Kânûn fi’t-tıbb ve şerhleri doğrudan etkilemiştir. Bu esere iyi bir şerh yazma amacıyla İslâm coğrafyasının önde gelen ilim merkezlerine yaptığı yolculuklar onu dönemin en etkin şahsiyetleriyle buluşturmuştur. Merağa’da Necmeddin Kâtîbî ve Nasirüddin Tûsî ile olan yakınlığından sonra yolu Anadolu şehirlerine düşmüştür. Konya’da Mevlânâ’nın meclislerine katılmış, Sadreddin Konevî’den hadis okumuş, Urmevî ile aynı şehirlerde görev yapmış, Şemseddin Cuveynî ve Muînuddin Pervâne gibi dönemin önde gelen devlet adamlarının himayesine girmiştir. İlhanlılar tarafından Sivas ve Malatya’ya kadı olarak atanmış, Sivas’ta Gökmedrese’de dersler vermiştir. İlhanlıların elçisi olarak Memlükler ile arabuluculuk için Kahire’ye gönderilmiştir. Burada dönemin en önemli tabibi İbn Nefîs ile çalışma fırsatı yakalamış ve yazmayı sürdürdüğü Kânûn şerhi için malzeme toplamıştır. Hayatının son yıllarını İlhanlılar’ın kurduğu Şenb-i Gazan adlı külliyede, Tebriz matematik-astronomi okulunun bir tür kurucu başkanlığını yaparak geçiren Şîrâzî, başkent Tebriz’de vefat etmiş ve ilim meclislerinden arkadaşı olan Kadı Beyzâvî ile aynı kabristanda yanyana defnedilmiştir. Nizâmuddin Nîsâbûrî, Kemâleddin Fârisî, Mubârekşâh el-Buhârî, Kutbuddin Râzî başta olmak üzere çok sayıda isme hocalık yapmıştır.

        Şirâzî matematik ve astronomi tarihinin önde gelen şahsiyetlerinden biridir. Bu alanda kaleme aldığı et-Tuhfetu’ş-şâhiyye fî ilmi’l-hey’e ve Nihâyetu’l-idrâk fî dirâyeti’l-eflâk gibi pek çok sayıda eserin yanında el-Kânûn fi’t-tıbb’a yazdığı şerh, Hikmetu’l-İşrâk ve Hikmetu’l-ayn şerhleri, dil ilimlerinde yazdığı Miftâhu’l-miftâh, tefsirde yazdığı Fethu’l-mennân, bir ilimler ansiklopedisi Durretu’t-tâc adlı eserlerinin her birinin ayrı bir değeri vardır.

        Anadolu'da matematik bilimlerinin önde gelen kurucuları arasında yer alan Şîrâzî gerek icâzetnamelerdeki yeri ve öğrenci silsilesi gerekse eserleriyle Osmanlı dünyasında yakından takip edilmiş, Osmanlı bilim ve düşüncesinin oluşumunda büyük bir etkiye sahip olmuştur. Şîrâzî aynı zamanda bir Anadolu ve Sivas âlimidir. Sivas’ta kadılık, Gökmedrese’de müderrislik yapması onu Sivas için tanıtılması gereken bir değer haline getirmiştir. Bu itibarla hayatının bir dönemini Konya, Kayseri, Malatya ve Sivas gibi Anadolu şehirlerinde geçirmiş ve Sivas’ın köklü ilim geleneğinin temellerinin atıldığı Gökmedrese’de ders vermiş bir âlim olan Şîrâzî’nin düşüncesinin tüm yönleriyle ele alınacağı bir uluslararası sempozyum tertibi Sivas’ın bilim, düşünce ve kültür tarihindeki yerini belirleme adına büyük bir katkı sunacaktır.

        Tebliğlerin şu başlıklarda hazırlanması teklif edilmektedir:
        • Dilbilimleri
        • Mantık
        • Tefsir
        • Astronomi
        • Tıp
        • Matematik
        • Coğrafya
        • Felsefe
        • İşrakî gelenek
        • Kelam
        • Tasavvuf
        • Mûsikî
        • Ahlâk ve Siyaset Teorisi
        • Şerh ve Hâşiye Literatürü
        • Şirâzî’nin Çağında Eğitim ve Eğitim Kurumları
        • Şirâzî’nin Çağında Kütüphaneler
        • Yazma Eserler ve Kitap Kültürü Çalışmalarında Şirâzî
        • Ulemâ İlişki Ağları ve İcâzet-nâmeler
        • Şehir Tarihi

Tebliğ başlıklarının ve metinlerin yukarıda sayılan alanlarda ve disiplinler arası bir bakış ile hazırlanması, tebliğ özetlerinin 500 kelimeyi aşmaması beklenmektedir. Tebliğ sunumları Türkçe, Arapça ve İngilizce yapılabilecektir. Sunumu kabul edilen tebliğlerin sempozyumun yapıldığı yıl içinde basılması kararlaştırılmıştır.